Dahiliye ve Yapay Zekâ: Klinik Pratikten Geleceğin Bilimsel Ekosistemine
DAHUDER’in davetiyle gerçekleştirdiğimiz bu sempozyum, klasik bir bilimsel toplantının ötesine geçerek dahiliye uzmanları ile yapay zekâ teknolojileri arasında gerçek bir “bilimsel füzyon” ortamı oluşturmuştur. Günlük klinik pratikte giderek daha sık karşılaşılan Büyük Dil Modelleri (LLM), bu toplantı kapsamında yalnızca bir teknoloji başlığı olarak değil; eleştirel değerlendirilmesi, doğru konumlandırılması ve bilinçli kullanımı gereken klinik karar destek araçları olarak ele alınmıştır.
Özellikle medikal bilişim, üretici yapay zekâ (generative AI), RAG (Retrieval-Augmented Generation) mimarileri ve bunların dahiliye pratiğine özgü kullanım senaryoları, katılımcılar tarafından doğrudan deneyimlenmiş; model çıktılarının güçlü yönleri kadar sınırları, riskleri ve olası yanılgıları da somut örneklerle tartışılmıştır. Bu yaklaşım, yapay zekâyı “hazır cevap üreten bir sistem” yerine, klinik muhakemeyi destekleyen ama onun yerini almayan bir yardımcı olarak değerlendirme kültürünün gelişmesine önemli katkı sağlamıştır.
Toplantının en dikkat çekici kazanımlarından biri, dahiliye alanına özgü LLM geliştirme vizyonunun netleşmesidir. Genel amaçlı modellerin klinik derinliği sınırlı kalabildiği; buna karşılık alan-spesifik, Türkçe destekli ve tıbbi terminolojiye hâkim modellerin hem eğitim hem de klinik karar destek süreçlerinde çok daha etkili olabileceği açıkça ortaya konmuştur. Bu bağlamda, DahBirtTR gibi dahiliyeye özel LLM girişimleri ve bu modeller üzerinde geliştirilecek araştırma projeleri, geleceğe yönelik güçlü bir bilimsel odak noktası olarak değerlendirilmiştir.
Ayrıca, dahiliye kongreleri kapsamında proje yarışmaları düzenlenmesi, genç araştırmacılar ve klinisyenlerin yapay zekâ tabanlı klinik problem çözme yaklaşımlarını teşvik edecek önemli bir adım olarak öne çıkmıştır. LLM tabanlı vaka analizleri, klinik özetleme, literatür sentezi ve karar destek senaryoları gibi başlıkların, disiplinler arası ekiplerle projelendirilmesi yönünde güçlü bir motivasyon oluşmuştur.
Sonuç olarak bu sempozyum, dahiliye uzmanlarının yapay zekâyı pasif bir kullanıcı olarak değil, bilinçli bir değerlendirici, geliştirici ve bilimsel üretici olarak ele alabileceği yeni bir perspektif sunmuştur. Klinik deneyim ile yapay zekâ teknolojilerinin buluştuğu bu zemin, yalnızca bugünün ihtiyaçlarına değil; dahiliye alanının dijital geleceğine de ışık tutmaktadır.
Bu vizyonu güçlendirecek yeni toplantılar, ortak projeler ve akademik üretimlerle, dahiliye ve yapay zekâ birlikteliğinin bilimsel, etik ve klinik açıdan sağlam temeller üzerinde büyümeye devam edeceğine inanıyoruz.
